1.GÜN
HAREKET SAATİ VE YERİ:
05:00 BARIŞ MANÇO KÜLTÜR MERKEZİ KARŞISI
05:10: PAŞAKENT HALKEĞİTİM MERKEZİ ÖNÜ
Sabah başlayan yolculuğumuzda yol güzergahımızda kahvaltı molası veriyor ve yolculuğumuza devam ediyoruz. İstanbul’u Osmanlı esintisi altında deneyimlemek eski İstanbul’un alışveriş kültürüne tanıklık etmek için İlk durağımız Beyoğlunda ki Minevra Hanı oluyor.
Minevra Han; Zemin üzerine yapılmış beş kat ve bir de bodrum kattan oluşan Minerva Han ilk betonarme yapılardandır. Fazla restorasyona maruz kalmayan binada değişen giriş katın elden geçirilmesi ve değiştirilen ahşap kapılar olmuş. Binadaki asansör bile ilk inşa edildiği zamanki haliyle duruyor. Bu yüzden modernlik ve tarihin birleştiği önemli bir dokusu var Minerva Han'ın Hanın dış cephesi, mitolojik öğelerle bezenmiştir. Giriş kapısının üzerinde yer alan kabartmalarda, bolluğu simgeleyen iki bereket boynuzu ve ortalarında duran Minerva büstü görülmektedir. Hemen altında da, Minerva’nın simgesi olan baykuş figürü yer alır. Yapının en üst katında, haber tanrısı Hermes, kanatlı şapkası ve asası ile tasvir edilmiştir. Teras kenarlarında yer alan biri kadın, biri erkek olan 2 figürün, ticaret ve sanayiyi temsil ettikleri kabul edilmektedir. Beşinci katta, tıp ilmini simgeleyen birbirine dolanmış bir çift yılan kabartması, ikinci katta kucaklarında meyve sepeti taşıyan Venüs heykelleri, yapıda göze çarpan diğer figürlerdir. Bugünde hala kullanılmaktadır. Burayı panaromik olarak gördükten sonra ikinci uğrak noktamız; Ankara Hanı oluyor.
Ankara Hanı; Mimarı Giulio Mongeri olan yapı 1912 yılında Bankalar Caddesi’nde inşa edilmiştir. İnşa edildikten sonra ilk defa bir sigorta şirketi olarak kullanılan binada günümüze kadar Türkiye Milli Sigorta ve Anadolu Sigorta gibi sigorta şirketleri tarafından kullanılmıştır. Milli Reasürans tarafından satın alınmasıyla beraber katları ayrı ayrı satılmıştır. Günümüzde çeşitli hukuk büroları, sigorta acenteleri ve nakliye şirketleri tarafından kullanılmaktadır. Burayı da gözlemledikten sonra üçüncü durağımız; St Piyer hanı
St Piyer Hanı; Hanın bulunduğu noktada esasen, 1732 yılında Fransız Ticaret Temsilciliği ve lojman olarak inşa edilmiş ahşap bir yapı bulunuyordu. Fransız şair André Chénier, 1762 yılında bu binada dünyaya geldi. Bu bilgiye yer veren tarihi plak, günümüzdeki binanın dış cephesinde bulunmaktadır.
Söz konusu yapının 1770 yılındaki bir yangında zarar görmesi üzerine, o dönem Fransa'nın İstanbul'daki Büyükelçisi olan Saint-Priest Kontu François-Emmanuel Guignard tarafından, aynı noktada 1771 yılında yeni, kâgir bir bina yaptırıldı. Adını civardaki Sen Piyer Kilisesi'nden almaktadır.
Dördüncü durağımız ise Narmanlı Hanı oluyor. Narmanlı Hanı; 1831 yılında inşa edilmiş olan bina, 1880 yılına kadar Rusya Büyükelçiliği ve ardından 1914'e dek Rus hapishanesi olarak kullanılmış, daha sonra Narmanlı ailesinin mülkü olmuş ve ailenin Narman'lı kökeni nedeniyle Narmanlı Yurdu olarak anılmıştır. Sonraki yıllarda stüdyo ve konut olarak kullanılan binada Aliye Berger, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Bedri Rahmi Eyüboğlu başta olmak üzere birçok yazar, sanatçı yaşamış ve çalışmışlardır. Beş ressam tarafından kurulan D Grubu ilk sergisini 1933 yılında Narmanlı Yurdu'nun altındaki Mimoza şapkacısında açmıştır.Günümüzde hala kullanılmaktadır.
Bu binamızı panaromik olarak görüyor ve Beyoğlu‘nda serbest zaman veriyoruz. Kimi misafirimiz çay kahve keyfi yapabilir. Dileyen misafirlerimiz Beyoğlu da geziye çıkabilir.
Serbest zamanımız sonrasında turumuzu sonlandıryor ve Bandırma’ya dönüş yolculuğumuza başlıyoruz.