1.GÜN

 HAREKET SAATİ VE YERİ:

04:30 Erdek Migros önü

05:00 Barış Manço Kültür merkezi karşısı

05:05 Paşakent halk eğitim merkezi önü

Sabah başlayan yolculuğumuzda Balıkesir garına varıyor ve 06:45 trenimizde yerlerimizi alıyoruz. Oda şeklinde olan kompartmanlarımızda dileyen misafirlerimiz kahvaltı edebilir. Dileyen misafirlerimiz ise 4  buçuk saat sürecek tren yolculuğumuzda çay kahve keyfi yapabilir. Tren yolculuğumuz bitiminde Kütahya garına varıyor,bizi bekleyen aracımızla buluşuyor ve turumuza başlıyoruz. UNESCO’nun ‘Yaratıcı Şehir’ unvanına layık gördüğü Kütahya; tarihi, sanatı ve doğal güzellikleri içerisinde barındıran bir şehirdir…  7 bin yıllık geçmişiyle önemli medeniyetlere ev sahipliği yapmış, tarihi bugüne dek canlı tutmayı başarabilmiş olan Kütahya; konakları, çeşmeleri, medreseleriyle bugün hala tarihi yaşayan ve yaşatan şehir aynı zamanda… Bu güzel şehirde ilk olarak Kütahya Çarşısı’nı geziyoruz. Burada rehberimizin de anlatımlarının ardından vereceğimiz serbest zamanda dilediğiniz gibi alışveriş yapabilirsiniz. Buradaki zamanımızın ardından Germiyan Sokağı’na geçiyoruz. Tarihin en güzel yaşandığı ve yaşatıldığı yerlerin başında ise 19. Yüzyıl sivil mimarinin en güzel örneklerinin yer aldığı Germiyan Sokağı geliyor. Kendine özgü iki ve üç katlı mimarileri, ahşap payandalı çıkmaları, pencere düzeni ve geniş saçaklarıyla eski konak kültürünün en güzel örneklerinin güzelliğine hayran olmamak mümkün değil. Arnavut kaldırımlarında ilerleyip o tarihi konaklara bakarken geçmişe uzanıp o tarihi evlerin ne hikayeler sakladığını, kimlerin neler yaşadığını hayal edeceğiniz, huzur içerisinde düşüneceğiniz ve hayallere dalacağınız canlı bir tarih adeta Germiyan Sokağı… Buradaki gezimizi de tamamladıktan sonra Kütahya Arkeoloji Müzesi’ne geçiyoruz. Medrese binası 1314 yılında Germiyan Beylerinden Umur bin Savcı tarafından yaptırılmıştır. Vacidiye Medresesi olarak da anılır. Kesme taştan inşa edilen yapının girişi Selçuklu sanatının özelliklerini yansıtmaktadır. Kapıları kubbeli, orta mekâna açılan dokuz küçük odası vardır. Müzede yer alan vitrinlerde Geç Miyosen döneminden itibaren Paleolitik, Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit, Frig, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait eserler sergilenmektedir. Rehberimizin anlatımlarıyla da müze ziyaretimizi tamamlayıp hemen yakınında bulunan Kossuth Evi’ne geçiyoruz. Burası 1982’den beri ziyarete açık olan bir 18. Yy Türk evidir. Evin sahibi Şeyh Bedreddin Efendi’dir. Bu evde 1850-1851 yıllarında yaşamış olan Macar Özgürlük Savaşı önderlerinden Avukat Lajos Kossuth’a ait özel eşyalar ve Macar kültürü ile ilgili objeler sergilenir. Bu özel evi de gezdikten sonra yakında bulunan Çini Müzesi’ni ardından da Ulu Camii’yi ziyaret ediyoruz. Ulu Camii ziyaretimizin ardından dileyen misafirlerimiz ile kentin eşsiz manzarasını izlemek için Kütahya Kalesi’ne çıkıyoruz. 625 basamağı bulunan bu kale çıkarken her ne kadar yorucu olsa da manzarayı görünce bütün yorgunluğu unutuyoruz. Döner restoran ta aldığımız öğle yemeği sonrasında, Bu tatlı yorgunluk üzerine konaklamak ve dinlenmek üzere otelimize geçiş yapıyoruz.

Sabah kahvaltısı: Balıkesir Kütahya treninde fiyata dahil değildir.

Öğlen yemeği: Kütahya Döner restoran ta fiyata dahil değildir.

Akşam yemeği: Otelimizde fiyata dahil

Konaklama: Kütahya

TREN SAATLERİ: BALIKESİR-KÜTAHYA 06:45 TRENİ 

2.GÜN

Sabah otelimizde aldığımız kahvaltı sonrasında otelimizden ayrılıyor ve Denizli’ye doğru yol alıyoruz. Kütahya çiniciler çarşısında verdiğimiz alışveriş ve çay kahve molası sonrasında yolculuğumuza devam ediyoruz. Denizli yolculuğumuzda ilk durağımız Salda gölü oluyor.

Salda Gölü; Türkiye’nin Maldivleri olarak da bilinen ve en derin, en temiz, en berrak özelliklere sahip gölü olarak tanınan Salda Gölü’ne gidiyoruz. Turkuaz rengiyle oluşan güzel manzaranın yanı sıra güneybatı ve güneydoğu kıyılarında yer alan küçük kumsallar alanın rekreaktif amaçlı kullanımına olanak sağlamaktadır. Gölden sular çekilmeye başladıkça içinde 7 tane küçük ada bulunduğu da gözlemlenmiştir. Salda gölünde vereceğimiz öğle molası sonrasında Pamukkale Travertenlerini görmeye gidiyoruz. Denizli’de yer alan Pamukkale, her yıl milyonlarca insanın ziyaret ettiği kar beyazı travertenleri, şifalı termal suları, büyüleyici Kleopatra havuzu, Hierapolis Antik Kenti ve Görkemli Antik tiyatrosu ile ünlü. Kaynak sulardan ve traverten teraslı tepelerden meydana gelen Çökelez Dağı’nın eteklerinde yer alan ve ovadan 100-150 metre yükseklikte uzanan bu terasta yaklaşık 6 km uzaklıkta Pamukkale’yi var eden travertenlerin oluşumunu sağlayan termal kaynaklar yer alıyor. Travertenler Kadı deresi yakınında ki Domuzçukuru adı verilen alandan başlayarak kuzeyde ki Nekropol’ün son mezarının yanından akan Çaltık deresine kadar uzanıyor. Gerçek üstü güzelliğiyle Pamukkale’nin hemen yanı başında yükselen Kutsal kent anlamına gelen Hierapolis hamamları, havuzları, gösterişli kent kapıları, amfi tiyatrosu, gymnasiumu tapınağı ve travertenleri ile görülebilecek en güzel antik kentlerden biri olan Hierapolis Antik Kenti’ne gidiyoruz. Antik kentin MÖ 2. Yüzyılda Bergama krallarından II. Eumenes tarafından kurulduğu, adını Bergam KURUCUSU Telephos’un karısı Amazonlar kraliçesi Hiera’dan aldığı sanılıyor. Hierapolis, Büyük Konstantin döneminde Frigya bölgesinin başkentliğini yapmıştır.MS 60’taki büyük depremden sonra MS 62’de yapımına başlanan ve MS 206’da tamamlanmış olan Hierapolis Antik Tiyatro’ya gidiyoruz. Günümüzde antik tiyatronun sahnesinin önemli bir kısmının hala ayakta kaldığı görülmektedir. 7. Yüzyılda yaşanan depremle harabe haline gelmiş , deprem sonrası oluşan ve içinde tarihi sütun başlıkları ve mermer parçalarıyla inanılmaz etkileyici bir görünüme sahip Kleopatra Antik Havuzuna gidiyoruz. Rehberimizin anlatımıyla turumuzu tamamlıyor ve dinlenmek üzere otelimize geçiş yapıyoruz.

Sabah Kahvaltısı: Kütahya da otelimizde fiyata dahil

Öğlen yemeği: Salda gölü tesislerinde fiyata dahil değil

Akşam yemeği: Denizli’de otelimizde fiyata dahil

Konaklama: Denizli

3. GÜN

Sabah otelimizde aldığımız kahvaltı sonrasında otelimizden ayrılıyor ve Kaklık Mağarası’na gidiyoruz. Son derece ilginç özelliklere sahip bir mağara. Şekil olarak obruk gelişim özelliği gösteren mağaranın içinde büyük bir traverten kitlesi vardır. Pamukkale’nin benzeri olan travertenler mağaranın hemen yakınında bulunan Kokarhamam pınarı (Haydarbaba Pınarı) sularının mağaraya şelaleler yaparak akması sonucu oluşmuştur. Basamaklar halinde havuzlardan meydana gelen travertenleri oluşturmaktadır. Daire şekilli geniş bir ağzı olan Kaklık Mağarası’nın büyük bir bölümü güneş ışınları almaktadır. Bu nedenle mağara duvarlarında yosun ve küçük sarmaşıklar gelişmiştir. Gün içinde yeşilin değişik tonlarında renkler alan bu bitkiler, mağaraya son derece ilginç bir güzellik katmaktadır. Burada ki gezimiz sonrasında Denizli Balıkesir arası olan trenimizde yerlerimizi almak üzere Denizli tren garına geçiş yapıyor ve 10 saat sürecek olan tren yolculuğumuza başlıyoruz. Eşsiz doğa manzarası eşliğinde yaptığımız bu nostaljik yolculuğumuz sonunda Balıkesir Garına ulaşıyor ve orada bizi karşılayan aracımızda ki yerlerimizi alıyor ve Bandırma yolculuğumuza başlıyoruz.

Sabah kavaltısı: Otelimizde fiyata dahil

Öğlen yemeği: Denizli-Balıkesir treninde fiyata dahil değildir

Akşam yemeği: Denizli-Balıkesir treninde fiyata dahil değildir

TREN SAATİMİZ: Denizli-Balıkesir treni 12:20